Önümüzdeki hafta, 11-12 Temmuz tarihlerinde NATO Litvanya’nın Vilnius kentinde bir zirve düzenleyecek. Vilnius’ta askeri ittifakın, askeri harcamalarını hızla arttırma, Rusya sınırlarına asker yığma ve Ukrayna’daki savaşa katılımını önemli ölçüde arttırma planlarını açıklaması bekleniyor.
Haziran 2022’deki son NATO zirvesinde ittifak, “nükleer silahlı rakiplere karşı yüksek yoğunluklu, çok alanlı savaş için” ihtiyaç duyulan “tüm kuvvetleri sağlama” sözü verdi.
Ukrayna ordusunun çok övülen karşı saldırısının uzatmalı bir fiyaskoya dönüştüğü koşullarda NATO, eski bir NATO komutanının ifadesiyle Rusya’nın “belini kırma” hedefini sağlamak için çatışmaya doğrudan müdahale etme baskısı altında.
Bu gergin ortamda Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya’yı Zaporijya Nükleer Santralini (ZNPP) havaya uçurmak amacıyla mayın döşemekle suçladı.
Salı günü yayınlanan bir video konuşmasında Zelenskiy, “Avrupa’da güvenliği” sağlayacak olan ve “önümüzdeki hafta Vilnius’ta gerçekleşecek olan NATO zirvesine her gün içerik ekliyoruz” dedikten sonra sözü Zaporijya santraline getirdi.
Zelenskiy, “Rus birliklerinin Zaporijya nükleer santralinin birkaç güç ünitesinin çatısına patlayıcıya benzeyen nesneler yerleştirdiğini” iddia etti. Rusya’yı santralde “yeni bir felaket yaratmayı” amaçlamakla suçlayan Zelenskiy, “Bunu durdurmak dünyadaki herkesin sorumluluğudur” dedi.
Zelenskiy’nin açıklamalarının aksine, UAEA Genel Direktörü Rafael Mariano Grossi yaptığı açıklamada, kuruluş tarafından izlenen santralde “mayın veya patlayıcılara ilişkin gözle görülür bir belirti” gözlemlenmediğini söyledi.
Zelenskiy’nin yorumlarının çerçevesi, santralde meydana gelebilecek herhangi bir olayı veya provokasyonu NATO’nun çatışmaya daha doğrudan askeri müdahalesi için bir bahane olarak kullanma çabası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Geçen hafta Politico’da yayınlanan bir makalede, ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Ivo Daalder, ittifakın herhangi bir “kasıtlı nükleer olaya” çatışmaya doğrudan müdahale ederek yanıt vermesi çağrısında bulundu.
Daalder, “Herhangi bir kasıtlı nükleer olay durumunda, ABD ve kilit NATO müttefikleri doğrudan müdahale etmeli ve Ukrayna’nın tüm toprakları üzerinde kontrolü yeniden sağlamasına yardımcı olarak savaşı hızlı ve eksiksiz bir şekilde sona erdirmelidir” diye yazdı.
Deneyimli gazeteci Seymour Hersh’ün Almanya-Rusya Kuzey Akım boru hattının bombalanmasında ABD ve Ukrayna’nın doğrudan parmağı olduğunu ortaya çıkarması üzerine Şubat ayında bir makale yayınlayan Dünya Sosyalist Web Sitesi, ABD’nin savaşa doğrudan katılımını meşrulaştırmak için bir provokasyon düzenleyebileceği uyarısında bulunmuştu:
1898’de Havana limanında USS Maine zırhlısının patlaması, bir savaş nedeni olarak gösterilerek, İspanya-Amerika Savaşı’nı başlatmak ve Küba ve Filipinler’e asker göndermek için kullanılmıştı. 1964 Tonkin Körfezi olayı ABD’nin Vietnam Savaşı’na doğrudan müdahil olmasına yol açtı… Afganistan ve Irak’ın istila edilmesini ve tüm “terörle mücadele”yi meşrulaştırmak için kullanılan 11 Eylül 2001 saldırıları örneği önümüzde durmaktadır.
WSWS şunları da ekledi:
Tırmanış ne kadar büyük olursa yalan da o kadar büyük olur… Beyaz Saray’ın, ister Rusya’nın tepkisini kışkırtarak isterse de tamamen uydurma bir “saldırı” üreterek olsun, savaş için kamuoyu desteğini harekete geçirmeyi amaçlayan bir provokasyon tezgahlama gücüne sahip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Zirve öncesinde böyle bir provokasyonun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli değil. Ancak zirvenin, ABD’nin Rusya ile olan çatışmasını önemli ölçüde tırmandırmak için kullanılacağı açık.
Zirve öncesinde bir grup emekli general ve dış politika yetkilisi ABD’yi Kırım’ın askeri olarak yeniden ele geçirilmesini açıkça desteklemeye ve bunun gerçekleşmesi için gereken her şeyi yapmaya çağırdı.
Mektubu imzalayanlar arasında NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı emekli generaller Philip Breedlove ve Wesley Clark’ın yanı sıra ABD Avrupa Ordusu eski komutanı Ben Hodges ve ABD’nin eski Rusya Büyükelçisi Michael McFaul da yer aldı.
Mektubun imzacıları arasında, Demokratik Parti’nin ısrarla Trump’ın Rusya’ya karşı savaş hazırlıklarını baltaladığı iddialarına dayandırılan 2019’daki Donald Trump’ın ilk azil davasının baş tanıklarının tamamı da yer alıyor. Bunlar arasında ABD’nin eski Ukrayna Büyükelçisi Marie Yovanovitch, ABD’nin eski NATO Büyükelçisi Kurt Volker, emekli Albay Alexander Vindman ve ABD’nin eski Ukrayna Büyükelçisi William B. Taylor da bulunuyor.
Listede, 2022 yılında Taliban’ın Ukrayna’nın silahlandırılması için bir model olması gerektiğini söyleyen ve ABD’nin “Pakistan’ın Taliban’a yaptığı gibi Ukraynalılara silah sağlaması gerektiğini” ilan eden Douglas Lute da yer alıyor.
Mektup NATO’yu Rusya’ya karşı savaşı “kazanma” sözü vermeye ve Kırım’ı askeri olarak yeniden ele geçirme çabasını açıkça ortaya koymaya çağırıyor.
Bu da Ukrayna’nın 1) bu savaşı kazanmasını ve uluslararası alanda tanınan 1991 sınırları üzerinde tam kontrolü yeniden tesis etmesini; ve 2) 1945’ten 2014’e kadar Avrupa’yı bir barış, refah ve işbirliği kıtası haline getiren güvenlik ve ekonomik düzenlemelere tam olarak bağlı kalmasını sağlayacak adımların atılması anlamına gelmektedir. Transatlantik topluluğu ancak Ukrayna güvende olduğu takdirde istikrarlı ve güvenli olabilir. Ukrayna’nın NATO’ya girmesi ve 2008 yılında Bükreş’te düzenlenen NATO zirvesinde verilen sözün yerine getirilmesi bunu sağlayacaktır.
Mektupta ayrıca şu talepler de yer alıyor:
Vilnius’ta NATO devlet ve hükümet başkanları, ittifakın, Ukrayna’ya ve Kiev’in 1991 sınırları içinde egemenliğini ve toprak bütünlüğünü yeniden kazanma hedefine verdiği desteği açık bir şekilde ifade etmelidirler. Ayrıca Ukrayna’ya ATACMS gibi uzun menzilli füzeler, Batılı savaş uçakları ve tanklar da dahil olmak üzere savaş alanında üstünlük sağlamaya yetecek miktarda silah sağlamaya hazır olduklarını vurgulamalıdırlar.
Çatışmaya doğrudan müdahalenin yanında NATO, Rusya’nın sınırlarındaki NATO birliklerini büyük ölçüde genişletme planlarını onaylamaya hazırlanıyor. Politico’nun bu yılın başlarında yayınladığı bir haberde bu planlar şöyle anlatılıyordu: “Önümüzdeki aylarda ittifak, ittifakın doğu sınırı boyunca ekipman yığınağı yapma çabalarını hızlandıracak ve kısa sürede müttefiklerin yardımına koşabilecek on binlerce kuvvet belirleyecek... Sayılar büyük olacak, yetkililer 300.000 NATO kuvveti fikrini ortaya atıyor.”
Buna ek olarak, NATO yetkilileri ittifakın askeri harcamalar için bir “alt taban” oluşturacağını ve GSYİH’nin yüzde 2’sinin ittifak üyeleri için kesin bir asgari oran olacağını söylediler.
